Gezi’den Ne Öğrendim?

İflah olmaz bir iyimser olarak doğmuştum. Her zaman iyilerin kazanacağına yürekten inanırdım. Sonra yıllar geçti, bir sürü şeyler oldu, değiştim. Ama özellikle de yaşadığım ülkenin siyasi atmosferi nedeniyle değiştim. Ömrünün 11 yılını AKP iktidarı altında geçiren birinin değişmemesi mümkün müdür ki zaten? 5-6 sene önce adalet duygumu, inançlarımı ve tüm ümitlerimi yitirdim. Yine de Paula Coelho’dan önce doğu felsefesini, Elif Şafak’tan önce Mevlana’yı, Matrix’ten önce Platon’u keşfettiğimden “mutluluğun içimizde” olduğunu biliyordum, onu dışarıda aramıyordum. Zaten Jean Paul Sartre’ın da dediği gibi “Hell is other people” (Cehennem başkalarıdır) idi.

382502_10151530308559139_1624384609_n

Fakat şu son bir haftada, direnişten, dayanışmadan sonra öğrendim ki,  “Heaven is also other people” (Cennet de başkalarıdır). Hiç tanımadığım –ama bir şekilde tanıdığımı hissettiğim- binlerce insanla aynı özgürlük ihtiyacı içinde bir araya geldikten sonra, o benimle suyunu, simidini, yaygısını, ilacını; ben onunla kitabımı, çikolatamı, çöp poşetimi; biz, birbirimizle gülümseyişleri, sohbetleri, gözlerimizdeki ışıltıyı ve umudu paylaştıktan sonra, yani onlar sayesinde umuda yeniden kavuştuğumu kavradıktan sonra anladım ki, cennet de diğer insanlardır.

Paradise Lost yazarı John Milton’un şöyle bir sözü var, bilirsiniz:

“The mind is its own place, and in itself can make a heaven of hell, a hell of heaven.”

(Akıl kendi başına cehennemi cennet, cenneti cehennem yapabilir.)

Hadi onu da revize edelim:

Biz, kendi başımıza, dünyayı, hayatlarımızı, birbirimiz için cennetken cehennem, cehennemken cennet haline dönüştürebiliriz. Önemli olan cennete mi cehenneme mi gitmek istediğimiz.

Bundan sonra benim için insanlar bu şekilde ikiye ayrılacak: Cennete gitmek ve herkesi götürmek isteyenler ve cehennemde yaşamak ve herkes de onunla orada yaşasın isteyenler.

Ben cennete gitmek istiyorum. Siz de gelin.

Her yer Taksim, her yer direniş!

Öperim.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.