Osmanlıca Türklerin Ana Dili Midir?
Bugün, Osmanlı Devleti’nin bir gecede yıkılıp üstüne Cumhuriyet binası kurulduğunu iddia ederek gönül telimizi titreten tweet’in sahibi şehzademiz Osmanoğlu, geçen yıl da şu aşağıdaki tweet’i atarak yepyeni bir dil teorisi geliştirmişti:
Fakat sorun şu ki, Osmanlıca, ne Müslüman Türklerin ne de bir başka halkın ana dili değildir.
Neden?
- Çünkü Osmanlıca bir dil değildir. Osmanlıca diye ayrı, bağımsız bir dil yoktur. Osmanlıca, Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinin ahenkli bir şekilde karıştırılmasından oluşur.
- “İslam milleti”nin yani ümmetin lisanı olmaz, olamaz. Çünkü ümmet, pek çok farklı etnik kökenden gelen, yani pek çok farklı ana dile sahip olan insanlardan oluşur. Ümmetin, ana dili olmaz. Osmanlı Devleti zamanında bile, Rumca başta olmak üzere farklı ana dillere sahip Müslümanlar vardır. İnsanı, ümmetin parçası yapan ana dili değil, dinidir. Yani neymiş? Ümmetin, ana dili olmaz.
- Osmanlıcanın kaynağı Kur’an-ı Kerîm değildir. Kur’an, sadece Arapçadır, Türkçe ve Farsça, takdir edersiniz ki içermez.
- Sanıldığının aksine Osmanlı tebaası olan Türk kökenli ya da Türkçe konuşan halklar, Osmanlıca konuşmazlar. Adı üstünde “Türkçe konuşan halklar” dedik, onlar Türkçe konuşurlar. Bugünkü İstanbul Türkçesini değil, yörelerine, boylarına, soylarına göre farklı lehçeler, farklı şivelerle ama Türkçe konuşurlar.
İnanmayan, 13-14. yüzyıllarda yazılmış ya da derlenmiş Türkçe metinleri inceleyebilir. Örneğin Dede Korkut hikâyeleri bunun en güzel örneğidir. Oradaki dili, biraz sözlük bakıp, biraz kastırarak rahatça anlarsınız. Hatta 15. yüzyılda Osmanoğulları Tarihi’ni yazmış olan Aşıkpaşazade’yi okuyun, yine sözlük yardımıyla anlarsınız. Bugün konuştuğumuz dile oldukça yakındır. Ama elbette Arapça ve Farsça kelimeler de kullanır. Halk ise daha saf ve düz bir Türkçe ile konuşur.
Neden?
Çünkü Osmanlıca, yani Arap ve Fars kültürünün etkisinin artmasıyla oluşan bu yeni konuşma ve yazma üslubu, yalnızca okumuş yazmış da olmanın ötesinde, ciddi eğitimler almış üst sınıflar, yani yönetici ve askeri (askeri derken idari kadrolar da bunun içindedir) sınıflar tarafından kullanılabilir ancak. Yani Osmanlıca, halk tarafından yaygın şekilde kullanılan, okunup yazılan bir dil de değildir. Demek ki “ana dil, lisan” hiç olamaz.
Peki şehzade Osmanoğlu niye öyle olduğunu iddia ediyor?
Çünkü o cenah, “Öz alfabemizi bir gecede kaldırıp, yerine Latin harflerini koydular :( “ demeyi çok seviyor.
Böylece, yalan yanlış bilgilerle Cumhuriyet’e bir çamur daha atılmış oluyor. Eğer, Cumhuriyet’i kuran kadrolar yıkmamış olsalardı, Osmanlı Devleti’nin hâlâ yaşıyor olacağını zannediyorlar. Çünkü onlara derûûûn tarihçi(?)ler öyle empoze ediyor yıllardır.
Hep şöyle derler bunlar: “Bunları tarih yazmaz, yazamaz!”
Dersin ki “E sen nereden biliyon o zaman?”
Cevâb veremezler. Ya da saçmalarlar. “Halamın bi eniştesi vardı. Osmanlı zamanında paşanın ibrikçisiymiş, o öyle dermiş. Koskoca Osmanlı ibrikçisi yalan mı söyleyecek?!!!”
İşte tam da bu nedenle Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!
Daha güzel, daha sakin, daha demokratik ve özgürlükçü günlerimiz olsun umarım.
Sevgiler,
Ceren